Sincar Davası Avukatlarından Ankara Barosu’na Eleştiri

1112

SİNCAR DAVASI AVUKATLARININ YAPTIĞI ÇAĞRIYA ANKARA BAROSU’NDAN ‘RET’ CEVABI GELDİ.

Sincar davası avukatları 2 Ekim 2019 tarihinde Diyarbakır’da görülecek olan davaya baroların ‘müdahil’ olarak katılmaları çağrısında bulunmuştu. Ankara Barosu ret cevabı verdi.

2 Ekim 2019 tarihinde görülecek olan duruşmaya 28.08.2019 tarihinde Türkiye Barolar Birliği’ne, 77 İl Barosu’na ve 2 Bölge Barosu’na gönderilen mektup ile hem duruşmaya davet edilmiş ve hem de Barolar adına davaya müdahillik talebinde bulunmaları istenmişti.

Çağrıyı değerlendiren Ankara Barosu; ‘’ Mehmet Sincar’ın faillerinin yeniden yargılanacağa Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/267 Esas numaralı davasına Baromuza müdahillik isteminde bulunulan talebinizi içeren dilekçenizi 04.09.2019 günlü toplantısında değerlendiren Yönetim Kurulumuz talebinizin reddine karar vermiştir.’’ denilmiştir.

Oysa adli yıl açılışı nedeniyle Yargıtay’ın davetini Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılacağı için reddeden Ankara Barosu Başkanlığı, başkentte düzenlediği alternatif adli yıl açılışında “… insan onuruna yaraşır şekilde yaşama hakkının tesis edildiği bir ülkede hukuki güvenliğin herkes için sağlandığı bir sistemin inşası için yılmadan çalışacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın…” demek suretiyle yaşam hakkının kutsallığına işaret etmiş, insan haklarının teminat altına alındığı bir sistemin inşası için teminat vazifesi göreceğini ifade etmiştir. Bununla birlikte, 1990’lı yıllarda ülkemizin karanlık bir dönemi olan faili meçhul cinayetlerin ve katliamların aydınlatılması için, katliamların simgelerinden birisi olan dönemin milletvekili Mehmet SİNCAR davasına yönelik, davaya katılma talebinin reddedildiğinin bildirilmesi en hafif tabiriyle “manidar” karşılanmıştır. İnsan haklarının savunulması, demokratik hukuk düzenin kurulması ve gerçek adaletin tecellisi için gereğinde tarihsel yüzleşme misyonunda aktif unsurlar olması gereken Baroların, tarihsel sorumluluklarından kaçınarak “dönemi idare etmeye yanaşan” yaklaşımları mutlak surette kınanmalıdır.

Bu vesileyle bir kez daha ifade edilmelidir ki 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Baroların Kuruluş ve Nitelikleri” başlıklı 76. maddesinin 4667 sayılı Kanun’la değişik 1. fıkrasında; “Barolar; avukatlık mesleğini  geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır” hükmü düzenlenmiş olup, yürürlükte olan mevzuat gereğince dahi, Baroların davaya müdahil olmaları ve insan haklarını savunmaları kanuni bir zorunluluktur. Günümüzün ihtiyaçları ve çekinceleri doğrultusunda bu yükümlülükten kaçınacak olan Baro Başkanlıkları ve Yönetimlerini ise tarih mutlaka not alacaktır.

Sincar ailesi avukatları adına
Özcan Karakoç